Trabzonspor'un son iki yılına baktığımızda, kulübün başında olan Sayın Ertuğrul Doğan'ın adını sıkça duyar olduk. Ne var ki bu duyumlar, sahadaki başarılarla değil; hatalı kararlar, suskunluklar ve kaybedilen fırsatlarla anılır hale geldi.
Sayın Doğan, Trabzonspor gibi bir camianın başında olmak, sadece yönetim değil, aynı zamanda temsil ve mücadele sorumluluğudur. Ne yazık ki, transfer politikasındaki istikrarsızlık bu süreci gölgeledi. Her sezon sil baştan kadro kurmak, hem takımı kimliksizleştirdi hem de camiayı beklenti ile hayal kırıklığı arasında bıraktı. İyi futbolcu almak değil, doğru futbolcu almak önemli. Ama görünen o ki, kağıt üzerinde iyi duran isimler, sahada beklenen katkıyı veremedi. Kulübün maddi gücü sınırlıyken, bu kadar deneme-yanılma lüksümüz yok.
Derbiler? Onlar bizim karakter maçlarımızdır. Fırtına, büyük maçlarda eserdi eskiden. Fakat son dönemde kazanma refleksini yitirmiş bir Trabzonspor var. Taraftar, Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a karşı alınan puanlarla değil, alınamayan galibiyetlerle boğuluyor. Derbi kazanamayan bir Trabzonspor, kimliğinden bir şeyler kaybediyor demektir.
Altyapı konusuna gelince… Trabzonspor, Türkiye’ye futbolcu ihraç eden birkaç kulüpten biri olma gururunu taşıyordu. Bugünse altyapıdan çıkan isimler ya yeterli şansı bulamıyor ya da sistemsizlik içinde kayboluyor. Oysa bir kulübün gerçek teminatı, kendi toprağında yetişen cevherlerdir.
Ve bir diğer zayıf halka: Dijital dünya. 2025’teyiz. Futbol artık sadece sahada oynanmıyor. Marka değeri, sosyal medya gücüyle ölçülüyor. Kulübümüz ise dijitalde neredeyse görünmez durumda. Ne bir stratejik iletişim dili var, ne taraftarıyla samimi bağ kuran bir dijital vizyon. Sessiz kalmak, bu çağda yok olmak demektir.
Sayın Başkan’ın TFF karşısındaki tutumu da düşündürücü. Hakkımızın yenildiği, sistematik haksızlıkların ayyuka çıktığı haftalarda, Trabzonspor’un başkanı olarak güçlü bir duruş bekliyor bu camia. Sessiz kalmak, kabullenmek değildir belki ama “tepkisiz” bir Trabzonspor başkanı, camianın ruhuna aykırıdır. TFF’nin tutarsız kararları karşısında dik durmak, sadece bir hak arayışı değil; Trabzonspor’un onurudur.
Ertuğrul Doğan, belki iyi niyetli bir başkan olabilir. Ama iyi niyet, büyük kulüpleri yönetmek için yetmez. Cesur olmak, kararlı olmak, vizyoner olmak gerek. Trabzonspor, tekrar fırtına gibi esecekse, bu rüzgarı estirecek liderliğe ihtiyacı var.
Çünkü Trabzonspor beklemez. Ya ileriye gider ya da yerinde sayanın gerisine düşer.